19 Haziran 2009 Cuma

Değişim ve sonrası


Gelişim, değişim, kişisel farkındalıkla başlar. Bu aralar pek çok kişi peşine düştü bu “farkındalık” durumunun. Biraz okuyup, sohbet toplantılarına katılıp, üzerinde düşündükçe, ciddi bir şeyi fark ediyor insan: fark etmeden yaşadığını. Mesela; ofistesiniz, işinizi seviyorsunuz, yoğun çalışmak da sizi rahatsız etmiyor aslında. Ama bir gün yukarıda bahsettiğim kitap ya da filmlerden biriyle tanışıyorsunuz. Ya da telefonda arkadaşınız diyor ki, “Bugün öğlen deniz kenarına gidip Boğaz’ın havasını içime çektim” Bu haberle sanki sizin ciğeriniz bir kıskançlık krizine kapılıyor, “ben de” diyor, “istiyorum bu taze havadan” Ve o an fark ediyorsunuz ki; değil öğlen çıkıp Arnavutköy sahiline gitmek siz tüm gün başınızı bilgisayardan kaldırıp duvardaki tabloya bile bakmamışsınız. Bu farkındalık hayatınızın o döneminde diğer ihtiyaç ve beklentilerinizle bir araya gelip, beyninizde hassas bir noktaya dokunursa o konuda bir aksiyona geçiyor ve yaşamınızda bazı şeyleri değiştirme yoluna gidiyorsunuz. Yeterince hassas bir noktaya dokunmadıysa ya da diğer etmenlerle birleşmediyse bir dahaki sefere belki daha sert bir taş, tuğla veya çekiç gerekebiliyor.

Hepimizin kendi adımıza cevabını bulmamız gereken sorular var:
Beni ne güdülüyor
Hayatta anlamı ve gerçek kimliğimi nerede buluyorum ( işte, evdeki rollerimde, hobilerimde, sivil toplum çalışmalarımda vs..)
Kişisel hedeflerim için önümde hangi engeller var: içsel olarak ya da çevresel. Genelde çevresel engelleri daha fazla önemser gerçekleşmeyen şeyler için onları suçlarız. İşe kendi içimizden başlamak daha doğru olur (bakınız yazının kapanışındaki soru)
Goethe demiş ki:
En önemli şeyler, asla en önemsizlerin insafına bırakılmamalı.

Benim kişisel gelişim gurum Stephen Covey* şunu soruyor:
“Yapabileceğiniz ( şu anda yapmadığınız) ve düzenli olarak yaparsanız kişisel yaşantınızda son derece olumlu bir fark yaratabilecek tek şey nedir?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder